Mohsen Namjoo Meşhed şehrinde geleneksel yapıdaki bir aile içerisinde büyüdü. Edebiyat ve müziğe olan ilgisi daha çocukluğunda başlamıştı. Okuldaki sanat etkinliklerinde aktif olarak rol alıyordu. Daha 12 yaşında iken babasını kaybedince annesi ve abileri onu müzik okuluna göndermeye karar verdiler. Burada Nasrullah Nasehpur tarafından eğitildi. Ailesinin karşı çıkmasına rağmen profesyonel olarak müzik yapmaya karar verdi ve müzik eğitimine Tahran Üniversitesi'nde devam etmek için Tahran'a taşındı. Giriş sınavını kazanmak için bir enstrüman çalmayı bilmesi gerekiyordu. Malî durumu nedeni ile gücü ancak bir setar almaya yetmişti.
1994 yılında üniversiteye girdi. Burada ağırlıklı olarak müzik ve tiyatro eğitimi aldı. Üniversitedeki klasik öğretim sisteminden memnun değildi.Yaratıcılığın kalıplara sokularak öldürüldüğünü düşünüyordu.Klasik, geleneksel İran müziği ile yakından ilgilendikten sonra denemelere başladı ve bu geleneksel müziği modern yöntemlerle birleştirip sentez yaptı. Bu çalışmaları bazı kesimler tarafından kabul görmedi ve çok sık zorluklarla ve engellemelerle karşı karşıya kaldı.
İran müziğini alışılmamış bir şekilde uygulaması ve şarkılarının değişik tarzı nedeni ile, üçüncü yılında üniversiteden atıldı. Üniversiteden atıldıktan sonra Tahran'da üç konser verdi. 2000 yılından bu yana rock müzik ve caz onun için önemli hale geldi. Bu iki müzik türünü geleneksel İran müziği ile birleştirdi. Bu denemeler çok kötü bir teknik ile kayda alındı. Bu kayıtların bir kısmı kopyalandı ve tüm İran'da, birçok insan tarafından sevilerek dinlendi. 2006 yılında özel konserler vermeye başladı ve aynı yıl Uluslararası Rotterdam Film Festivali'nde "Hotspot Teheran" konulu etkinlikte sahneye çıktı. Çok başarılı olan bu konser sonrası Hollanda radyosunda onunla bir söyleşi yapıldı ve konserden bazı eserler çalındı. İran sınırları dışında Mohsen Namjoo özellikle "Sound of Silence" isimli belgeselle tanındı. Bu belgeselde Amir Hamz ve Mark Lazarz, Namjoo ile birlikte, İran'ın diğer öncü müzisyenleri O-Hum, Hich-Kas ve Emad Bonakdar'ı da göstererek, Tahran'daki underground müziği anlatıyorlardı.
Temmuz 2009 tarihinde Şems isimli bir şarkısında Kuran'dan alıntılar yaptığı ve İran yasalarına göre ayetlerin müzik eşliğinde söylenmesi yasak olduğu için Kuran'ı karalama suçlaması ile beş yıl hapse mahkûm oldu.Fakat bu doğru bir suçlama değildir zira islam tasavvufunun şeçkin şiirlerini yazan ve Türkçemize ''Hafız Divanı'' olarak tercümesi de yapılan büyük mutasavvuf ve tasavvuf şairi Hafız'ın eserlerini de kendine has formda besteleyen bir sanatçıdır Mohsen Namjoo.
Bu defa direk linki vereceğim çünkü sanatçı eserleri konusunda ketum değil oldukça paylaşımcıdır.Forum olarak hukuki bir sonuç çıkmayacaktır.
Bu güzel insandan habersiz olanların haberdar edilmesini önemsediğim için paylaşıyorum.
Hepinize iyi dinlemeler.
Eğitim
1988 - 1993: Nasrollah Nassehpoor'dan geleneksel İran müziği dersleri aldı
1994 - 1997: Tahran Üniversitesi
Diskografi
Albümleri
Trust the Tangerine Peel
Adad
Sonati Ha
Damavand
13/8 (Konser kaydı)
Alaki (2011) (Konser kaydı)
Useless Kisses
OY
jabr-e joghrafiai
Essentials
Gis
Toranj
Personal Cipher
Single Çalışmaları
Strange Times (yok)
türkçe sözleri
Ben sarhoşum ve sen delisin
bizi kim eve götürür
yüz kere sana söyledim bir kaç kadeh daha az iç!
şu şehir’de kimseyi kendinde görmüyorum (herkes sarhoş)
biri birinden perişan ve deli
canım harabata gel (meyhane) hayatının zevkini görürsün.
bu can için konuşabileceği bir can’dan daha iyi ne olabilir (seni anlayan birisi)
Çapasız gemi eğrilir kiprik gibi. (Not: kiprik eğridir ve yalpalanır)
her bakışında yüzlerce gülüstan ve çiçek bahçesi gizlidir
dedim ona nerelisin, bana gülüp dedi ey can
benim yarım türkistan’dan yarım da forghane’den (kırkızistanın en eski şehirlerinden)
yarım can’o dil yarım su ve topraktandır
yarım deniz sahilidir yarım çok değerli taşdır
ey Ud çalan çingene, sen mi daha sarhoşsun yoksa ben mi
Senin gibi sarhoşun yanında, benim sihirim efsane
Çapasız gemi eğrilir kiprik gibi.
onun hasretinden yüz akıllı ölmüştür
bizi kim eve götürür
yüz kere sana söyledim bir kaç kadeh daha az iç!
şu şehir’de kimseyi kendinde görmüyorum (herkes sarhoş)
biri birinden perişan ve deli
canım harabata gel (meyhane) hayatının zevkini görürsün.
bu can için konuşabileceği bir can’dan daha iyi ne olabilir (seni anlayan birisi)
Çapasız gemi eğrilir kiprik gibi. (Not: kiprik eğridir ve yalpalanır)
her bakışında yüzlerce gülüstan ve çiçek bahçesi gizlidir
dedim ona nerelisin, bana gülüp dedi ey can
benim yarım türkistan’dan yarım da forghane’den (kırkızistanın en eski şehirlerinden)
yarım can’o dil yarım su ve topraktandır
yarım deniz sahilidir yarım çok değerli taşdır
ey Ud çalan çingene, sen mi daha sarhoşsun yoksa ben mi
Senin gibi sarhoşun yanında, benim sihirim efsane
Çapasız gemi eğrilir kiprik gibi.
onun hasretinden yüz akıllı ölmüştür
Moderatörün son düzenlenenleri: